Torn
Sen böyle değildin. kendine en sık sorduğun soru -ben bu hale gelecek kadın mıydım? ya hani, cevap veriyorum değildin. Sen böyle değildin.Senin de bol bol gülümsediğin,insan içine çıktığın zamanlar oldu.İçtiğin çaydan, oynadığın tavlaya kadar her şey sana bir kanat daha ekliyordu uçuyordun. Sen böyle değildin. Senin dudaklarınla, ağzınla beraber gözlerinin, ellerinin, parmak uçlarının, bacaklarının ve hatta vücudunun bu salınımıyla eş zamanlı olarak göbeğinin bile güldüğü zamanlar vardı. Sen böyle değildin. Biz seni biraz üzdük, ben seni biraz yıprattım.
İtiraflar olsun -ve lanetler yağsın ki- benim payım büyük bu yıpranma konusunda. Huşu içinde, yerleştiği gardırobun içini peyderpey kemiren bir güvenin sakinliğiyle yedim ruhunu. Kıtır kıtırdı. -ağzıma layık-, mis gibi kokuyordu ve dayanamadım. Anlayış göstermelisin. önüne harika bir çilekli pastayı koysam, onun çekiciliğine en fazla ne kadar, kaç saat dayanabilir ki nefsin? -Saygıyla karışık- izleme sürecinin de bir son kullanma tarihi vardır. Hem senin de bir son kullanma tarihin var işte. Geçmesinden korktum. bayatlamadan tüketeyim istedim güzelliğini.
Martı seslerine kulak ver,gülmüyorlar bu kez. Her sabaha karşı dinler, küfür ederdik hani fazla gürültü çıkarırlardı. Bu geceleri benden. ruhundan arta kalanları kusmuştum, onları yemekle meşguller. şu martılar.. leşçil hayvanlar. ama kuşlar en nihayetinde ve kızamıyorum da. Bu doğa dediğimiz şeyin de bir şekilde dönmesi la.. ne diyorum ben?
Bir sabahçı kahvesinde sisin geçmesini bekliyorum. oradan da eve gidip, ömrümün geçmesini beklerim herhalde. bıraktığın yerde bulabileceğinden emin olabilirsin; çünkü ben hep bir şeylerin geçmesini beklerim. O bir şeyler geçse bile beklerim.
Kalbim bozuk atıyor yavrum. Bu yalancı ritmi daha ne kadar kaldırabilir erkenden patates olmuş ruhum, bedenim? İnsanlar beni fazlaca ciddiye alıyorlar, bir şeyler bekliyorlar. yoruldum yavrum, yoruldum.
Bıraktığın yerdeyim ve hala güneşten korkuyorum. Evrenin doğal sokak lambası yanar yanmaz perdeleri daha sıkı örtüyorum. Gülümseyen yerlerini özüttüğümden beridir daha da arttı korkum hem. Demek senin de yan etkilerin varmış. Çok şeker yediğim için dişlerimin çürümesiyle aynı şey.
Gözlerime iğneler batıyor. Güneşten kaça kaça, yorganı en tepeme çeke çeke. Bıraktığın yerdeyim yavrum. Düşük meblağlarda demir paraların olduğu sürece de emrine amadeyim...
Comments
Post a Comment