aesthetic symphony
Nutkum tutulmuş bir şekilde onun figürlerini izliyorum.Sanki bir rüya gibi yitip gitmiş hüzünlerde,şarkılarda gibi hareket ediyor.
Saçları ve hemen peşinden gözlerini görüyorum. Nihayet içinde kaybolabileceğim bir yer keşfetmiş gibiydim.Kirpikleri ne kadar güzeldi. Ta buradan seçiliyordu. Bakışları kirpiklerine nazaran daha şefkatli,daha korumacı. Kirpikleri can yakıcı, insanı kör kuyularda merdivensiz bırakacak kadar vicdansızcasına özenli ve güzel.
İçimde beni parmak uçlarımdan kafa tasıma kadar sarsan bir gürültü. Bir fırtına mı, bir şarkı mı yoksa göçmen kuşların sıcak iklimlere giderken koparttıkları çığlıklar mı ayırt edemiyorum.
İçime dönüp kendimi dinlediğimde çatlak duvarlarımdan yükselen uğultular kulaklarımı sağır ediyor.
Başımı ellerimin arasına alıp bu sesi susturmaya çalışıyorum.Kafamın içi uyuşuyor. Sanki bir kum gibi ufalanıp parmaklarımın arasından akıyor başım.
Kendimle verdiğim mücadeleyi fark etmiş olacak ki tüm dikkatini bana vermiş gizemli güzel.
Endişesi yüzüne yansımış neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Ona gözlerimi çevirdiğim an tutkum büyüyordu bir ağacın meyvesi gibi içimde,gözlerimde.
İyi misin ? diye sesleniyor.
Bu ondan duyduğum ilk şeydi. İyi misin? Sahi iyi miydim ben. Sanırım şuandan itibaren iyiyim.Hatta kesinlikle iyiyim.
Nesnelerin ardında ki yangın gibi gölgeler uzadıkça üstümü örtüyordu tüm benliğimin. Tanımak istiyordum onu daha sonra da anlatmak.Görmek istiyordum her yanını ve betimlemek. Sadece mürekkeple..
Vücuduna baktığımda kıvrımlarında şairler birbirlerine rastlamışlardı sanki. Tatlı bir yaz akşamıydı tüm şairleri birbirine benzeten,onların ağızlarının içine giren,dudaklarından dökülen...
Saçları ve hemen peşinden gözlerini görüyorum. Nihayet içinde kaybolabileceğim bir yer keşfetmiş gibiydim.Kirpikleri ne kadar güzeldi. Ta buradan seçiliyordu. Bakışları kirpiklerine nazaran daha şefkatli,daha korumacı. Kirpikleri can yakıcı, insanı kör kuyularda merdivensiz bırakacak kadar vicdansızcasına özenli ve güzel.
İçimde beni parmak uçlarımdan kafa tasıma kadar sarsan bir gürültü. Bir fırtına mı, bir şarkı mı yoksa göçmen kuşların sıcak iklimlere giderken koparttıkları çığlıklar mı ayırt edemiyorum.
İçime dönüp kendimi dinlediğimde çatlak duvarlarımdan yükselen uğultular kulaklarımı sağır ediyor.
Başımı ellerimin arasına alıp bu sesi susturmaya çalışıyorum.Kafamın içi uyuşuyor. Sanki bir kum gibi ufalanıp parmaklarımın arasından akıyor başım.
Kendimle verdiğim mücadeleyi fark etmiş olacak ki tüm dikkatini bana vermiş gizemli güzel.
Endişesi yüzüne yansımış neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Ona gözlerimi çevirdiğim an tutkum büyüyordu bir ağacın meyvesi gibi içimde,gözlerimde.
İyi misin ? diye sesleniyor.
Bu ondan duyduğum ilk şeydi. İyi misin? Sahi iyi miydim ben. Sanırım şuandan itibaren iyiyim.Hatta kesinlikle iyiyim.
Nesnelerin ardında ki yangın gibi gölgeler uzadıkça üstümü örtüyordu tüm benliğimin. Tanımak istiyordum onu daha sonra da anlatmak.Görmek istiyordum her yanını ve betimlemek. Sadece mürekkeple..
Vücuduna baktığımda kıvrımlarında şairler birbirlerine rastlamışlardı sanki. Tatlı bir yaz akşamıydı tüm şairleri birbirine benzeten,onların ağızlarının içine giren,dudaklarından dökülen...
Comments
Post a Comment