30.06.2015

Dünyanın nasıl göründüğünü unuttum, seni kaybettiğim günden beri.
Mukadderatımı kaybettim,olağanlığımı, ıssızlaştım izbe bir bar köşesi gibi, kimsenin ayak basamadığı lut çölü gibi.
İşin kötüsü kaderimin hükümsüz kıldığı bu ıssızlıktan soyutlayamıyorum kendimi.
Beni huzurunun içinde koruduğun, kahverengi elbisenin bir sonraki buluşmamızın işareti olduğu o günlerin tadı damağımı jiletle parçalıyor
Kan doluyor ağzım. Kan tükürüyorum geçtiğimiz yollara. Adını yazıyorum topuklarının değdiği kaldırım taşlarına ilmek ilmek.

Tanrım nasıl bir acı bu, geçmek bilmiyor.
Sanki anestezisiz ameliyat masasında organlarıma değiyor neşter. Kanımın ılıklığını tenimin üzerinde hissedebiliyorum böyle anlarda.

Haziranın son günü sıcağın mayıştırdığı asfalt bir yolda, dünyayı fethedebileceğini düşündüğüm motosikletinin üzerinde son nefesini vermene hala inanamıyorum.

Sen gittiğinden beri Hiçistan'dayım, Oblomov'un rüyasında,Kafka'nın ölüm döşeğindeyim.
Ne yerdeyim ne gökteyim.

Bugün senin ölümünün 2. yıl dönümü olduğuna inanamıyorum.

Sanki gitsem hala seni görecekmişim gibi çıkıyorum Kortel korusuna. Tevfik Fikret heykelinin yanında uçuşacak sanki saçların.


Yumuşacık tenine değilde mezar taşına dokunmak o kadar çok ağrıma gidiyor ki.
Gene de oradan başka sığınacak yerim yok.

Comments

Popular Posts